Dergi: 1464 Kategori: İş Dünyası Yayınlanma Tarihi: 03/12/2019
Geri Git Sayfayı Yazdır
On yıllık Westküste planı beş yıllık iki aşamaya ayrılarak hayata geçirilecek:
Birincisi, 2025 yılına kadar 30MW’a kadar elektroliz kapasitesini ölçeklendirmek ki bu da sitenin rafinerisinin ihtiyaçlarını karşılayacak kadar yeşil hidrojen tedarik edecek.
Proje Yöneticisi Jürgen Wollschläger, “Açıkçası bu 30 MW’lık adımda, öğrenmek istediğimiz birçok yön var. Ölçeklendirme etkileri, sistemi en iyi şekilde optimize etmek için öğrenme eğrileri, açık bir şekilde ihtiyaç duyulan ve ölçeklendirme için gerekli olan maliyet dalgalanmaları nelerdir?” Bu soruların üzerinde çalıştığımız zaman, hiç düşünmediğimiz çözümler ve yönler olacağından, proje ekibimiz bu konular üzerinde çalıştıkları anda aydınlanacaklarından eminim. Beş yıllık 30 MW’lık pilot projeden dersler alındıktan sonra vizyonumuz 700MW elektroliz ünitesi kurmaktır.” açıklamasında bulundu.
Planlanan projenin ortaklarından olan bir şirketin proje sahasının yakınlarındaki bir alandan offshore rüzgar santrali lisansı var. Projenin içerisine dahil edilerek elektroliz için gereken enerjinin rüzgar enerjisinden karşılanması konusunda bu şirketle anlaşma yapıldı. Anlaşmanın yapıldığı şirket yöneticisi konu ile ilgili şunları söyledi:
“Yenilenebilir hidrojen için hala erken günler olmasına rağmen, elektrolizin ağır sanayi, nakliye ve ağır karayolu taşımacılığı gibi sektörlere yardımcı olma potansiyeli olduğunu görüyoruz. Açık deniz rüzgarından gelen büyük ölçekli yenilenebilir enerji, yenilenebilir hidrojen üretimi için idealdir ve bu da şirketimiz için doğal bir uyum sağlar. ”
Projenin ikinci aşaması olarak da Wollschläger, proje ortaklarının, yeşil hidrojeni rafineri çevresinde 30-40 km’lik bir yarıçap içinde yaklaşık 1GW’ lık talep olduğu ve kimyasal üreticiler de dahil olmak üzere yerel endüstrilere satabileceğini açıkladı. Ardından bunları ekledi:
“Bu izlenecek yol bizim asıl fikrimizden biraz farklı. Biz 700 MW’lık projeyi ikinci aşamada büyütmek ve elde ettiğimiz bu hidrojeni alıp çimento fabrikasında kullanmak ve sentetik yakıtlara dönüştürmek için kullanmak istiyoruz. Bunun açıkça iki nedeni var. Birincisi, hidrokarbonlarla çalıştığımız için esas işimize geri döndüğümüz açıktır. İkincisi, bu durumda hidrokarbonlar ham petrolden değil diğer kaynaklardan geliyor ve mevcut müşterilerimize tedarik sağlayabiliyoruz.”
“Şimdi, büyük olasılıkla 10 yıl içinde bu müşterilerin belirli sorunları için farklı uygulamalara ve çözümlere geçtiğini kabul ediyorum. Ancak karbonu çıkartması çok zor olan birkaç alan ve sektör var. Ve onlar için iddia edeceğim sentetik yakıtlar bir çözümdür. Ve bu sektörler kesinlikle havacılık ve büyük olasılıkla ağır hizmet kamyonları ve derin deniz taşımacılığı gibi sektörler olacaktır. ”
Proje hakkında son olarak Wollschläger, “Eğer son iki sektör yakıtları olarak yeşil hidrojen kullanmaya yönelirse, rafinerinin bu talebi karşılayabileceğini de kabul ediyorum.” açıklamasını yaptı.
TR 
ENG